Muğla Köftesi
Muğla’nın en önemli lezzetlerinden olan ve 17.04.2018 tarihinde Coğrafi İşaret alan Muğla Köftesi yörede oldukça meşhurdur. Soğuk zinciri bozulmamış inek kıymasına sadece tuz ilave edilip, yoğurulduktan sonra köfte şekli verilerek ızgarada dışı yanmadan içi pişirilen Muğla Köftesinin en önemli özelliği dana eti yerine, daha yumuşak olan; ağız içinde daha iyi dağılan ve kaliteli bir dokuya sahip olan inek etinden yapılmasıdır.
Muğla Çam Balı
Üretiminin her safhası tamamen Muğla ve ilçeleri sınırlarında gerçekleştirilen Muğla Çam Balı 15.08.2018 tarihinde Coğrafi İşaret almıştır. Çam balının diğer bal çeşitleri içinde özel bir yeri vardır ve kızılçam (Pinusbrutia) üzerinde yaşayan çam pamuklu koşnili (Marchalinahellenica) tarafından üretilmektedir. Kıvamı bozulmadan ve donmadan uzun bir süre saklanabilmesi en önemli özelliği olan Çam Balı, uzun süre kristalize olmaması ve fonksiyonel gıda özelliği taşıması nedeniyle tıp ve gıda sektöründe geniş kullanım alanına sahiptir.
Muğla Göce Tarhanası
Muğla yöresine özgü ve 18.09.2019 tarihinde Coğrafi İşaret almış olan Muğla Göce Tarhanası; kırılmış (yarılmış) buğday, tarhana otu ve süzme yoğurt (kese yoğurt) ile hazırlanan bir tarhana çeşididir. Muğla Göce Tarhanası içeriğinde; sert buğdayın orta kalınlıkta kırılması ile elde edilen göce ve tarhana otunun tekniğine uygun olarak kurutulmuş yaprakları kullanılır.
Muğla Bacası
Türkiye'nin Rize’den sonra en çok yağış alan ili olan Muğla’da, halk arasında 'Deli Memet' olarak adlandırılan poyrazla karışıp her yönden yağan yağmur sonucunda ihtiyaca göre bir baca yapım şekli ortaya çıkmıştır.
Muğla'nın simgesi haline gelen bacalar 28 adet yağlı ve oluklu kiremitle, yağmuru ve rüzgarı kesecek tarzda yapılmaktadır. Yağıştan korunma amacıyla üzeri haç formunda kapatılan dikdörtgen bacaların dört tarafının açık olması, tıkanma ve tütmeyi engellemekte ve evleri tehlikeden uzak tutmaktadır.
Geleneksel Muğla bacası, çoğunlukla Muğla merkez olmak üzere Milas, Yatağan, Ula, Köyceğiz, Ortaca ilçeleri ve Bozüyük, Kafaca, Yeşilyurt, Yerkesik, Gökova ve Akyaka beldelerinde de uygulanır.
Muğla Evleri
Muğla evleri; tasarımları, ahşap işçilikleri, tavan işlemeleri ve şehrin sembolü haline gelmiş bacaları ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir model oluşturmaktadır. Genelde iyi korunmuşlardır. Geleneksel mimariden doğrudan esinlenmiş yeni yapıların da Muğla bölgesinde halen diğer bölgelerimize kıyasla daha fazla inşa edildiği söylenebilir. Bunda kentin yüksek eğitim ve yerel şuur düzeyi ile yörenin turistik bir bölge olmasının etkileri bulunmaktadır. Kent merkezinde özellikle Hisar Dağı eteklerine doğru yoğunlaşan eski Muğla evleri, Karabağlar Yaylası’ndaki Karabağlar Mahallesi ve Yılanlı Dağı yamacındaki Düğerek Mahallesi evleri ile bir arada ele alınabilir.
‘Hayat’ olarak adlandırılan açık ön sofalar kuzulu kapı olarak adlandırılan avlu girişleri, ocaklar, bacalar, uzun ve geniş saçaklar, tavan süslemeleri, ahşap süslemeli verandalar, duvarlara gömülmüş dolap biçimli banyolar Muğla evlerinin tipik özellikleri arasındadır. Büyük çoğunluğu avlulu ve iki katlıdır. Bazılarında hayat bölümü sonradan kapatılmıştır. Yakın devirde inşa edilen evlerde ise, 'hayat' doğrudan kapalı olarak yapılmaktadır.
Genel özellikleri, bütün Türk evlerinde olduğu gibi, aile mahremiyeti anlayışının bir ürünü olarak içe dönük olmalarıdır. Özellikle zemin katlarında sokağa penceresi olan ev yok denecek kadar azdır. Buna karşılık avluya bakan pencerelerin çokluğu dikkat çeker ve açık, yarı açık yaşam mekânlarıyla, geniş saçaklarla zenginleştirilir. Bu nedenle, ön cephe özelliği avlu tarafından ortaya çıktığından, manzara ve güneş hakimiyetini de dengelemek üzere, evler parsellerin yukarı köşelerine ve kuzeye sağır, güneye açık olarak yerleşirler.
Plan tipleri, 'hayat' ile bunun etrafında yer alan odaların bulundukları konuma ve üst kata çıkan merdivenin yerine göre değişiklikler gösterir. Üzerlerinde yer aldıkları parsellerin biçimi ve komşu binaların konumu da planların oluşumunda etkili olabilmektedir. Ancak, genel hatlarıyla merdivenlerin, sofa içindeki yerlere göre ortadan ve yandan merdivenli tipler olarak sınıflama yapmak da mümkündür.
Ortadan merdivenlerde, üst kata çıkış binayı simetrik olarak ikiye ayırdığı gibi, farklı şekillerde de bölebilir. Ancak her iki durumda da yaygın olan uygulama, merdivenin geriye doğru sokulan bir orta sofadan çıkması ve binanın arka duvarına yaslanmış olmasıdır. Merdiven ahşaptır. Altı depo olarak kullanılır. Her iki yanında simetri hakimse birer veya ikişer oda yer alır. 'Hayat'a odalara girişte 45 dereceli kırılmalar bulunur. 'Hayat' avlu cepheleri boyunca uzandığı gibi, sadece merdivenin açıldığı ve oda girişlerinin bulunduğu orta kısımda da yer alabilir. Bu tiplerde de yaygın olan uygulama orta sofanın bina cephe hattının ilerisine doğru beşgen şekilde çıkma yapmasıdır. Ortadan çıkan merdivenin yapı kütlesine simetrik olarak ayırmadığı durumlarda ise, 'hayat'ın bir tarafında odalar yer almakta, diğer tarafında ise yine bu bölümün devamı olan yarı açık bir mekân bulunmaktadır. Genellikle, avluya bakan cephelerinde boydan boya 'hayat' bulunan evlerde ise, üst kata merdivenle çıkılır. 'Hayat'ın genişliği binanın yanından çıkan merdivenin iki kolunun genişliği ile uyum içindedir. Odalar 'hayat'ın gerisinde ve yapının arka duvarına yapılmış olarak yan yana sıralanırlar. Her biri doğrudan 'hayat'a açılır.
Sokaktan evlere kuzulu kapılardan girilir. Bu kapı geniş iki kanadı olan ve bunlardan genellikle girişe göre sağ taraftakinin içinden ikinci bir küçük kapı açılan, 2.30 m yükseklikteki avlu duvarının yüksekliği ile orantılı, çoğunun üzerinde küçük iki tarafa meyilli, kiremit örtülü, ahşap çatısı bulunan kapılardır.
Avlular, yılın yedi sekiz ayı boyunca yaşanılan, evin kapalı mekânları ve 'hayat'larıyla kullanım bütünlüğü içinde olan, genellikle kayrak taşı ile kaplı bir çoğu havuzlu iç bahçeler şeklindedir. Duvarlara yakın yerlerde ağaçlar yer almaktadır. Evin bir duvarına bitişik olarak veya yarım bir konumda tek katlı müştemilat bulunur. Müştemilat içinde evin asıl mutfağı, ocağı, kileri ve bazen de banyo yer alır. Ayrıca, temiz su havzaları da bu binanın içinde veya dışındadır.
Yapılar genellikle taş veya ikinci derecede ahşaptır. Tüm taşıyıcı duvarlar, avlu duvarları, özellikle zemin katlar kireç harcı, kırma-moloz taş duvarlarla inşa edilmiştir. Çatı örtüsü olarak alaturka kiremit kullanılır. Çatı dışında duvar üstleri, ocak çıkıntılarının baca halinde daraldığı girintilerin üstleri de yağmurdan korunacak tüm çıkıntılar bu kiremitle örtülüdür. Ayrıca, bugün Muğla'nın sembolü olarak kabul edilen karakteristik bacadan alaturka kiremitlerle yapılan kendine özgü bir şapka ile kapatılmıştır.
Muğla evlerini, temel olarak ikiye ayırmak mümkündür :
Türk Evleri
Özellikle Hisar Dağı eteklerine doğru yayılmış olan bu evler, kentsel silüeti kırmızı kiremit çatı beyaz duvar ve üzerlerinden taşan yeşil ağaçlar üçlüsü ile oluşan armonisi içinde, geleneksel dokunun özünü oluşturan yapılardır. Avlu içindeki müştemilatlarıyla bir kullanım ve form biçimini oluştururlar. Bazılarının 'hayat'ları sonradan kapatılmış, yakın devirde inşa edilen bazılarında ise bu bölüm doğrudan yapılmıştır.
Rum Evleri
Kentte Rum tüccarlarının yerleşmeye başlaması ile Rum aileler Konakaltı ve Saburhane mevkiileri çevresinde yerleşerek kendi kültürlerine göre biçimlenen taş evleri inşa etmişlerdir. Bu evleri Türk Evlerinden ayıran temel özellik içe kapanmış olmaları, avlu yerine sokakla bütünleşen bir cephe ve kütle nizamı göstermeleridir. Diğer ayırt edici özelliği ise kesme taş yapı olmalarıdır. Eski şehrin ticaret ve zanaat merkezi Arasta mevkiinde 1895'de Rum Filivari Usta'nın elinden çıkmış saat kulesi de Rum nüfusun Muğla'ya yadigarlarındandır.
Kentte halen yaşları 100 ila 300 arasında değişen 400 yapı koruma altındadır ve kapsamlı bir restorasyon girişimi başlatılmıştır.
Koruma Altındaki Muğla Evleri
Büyükşehir Belediye Hizmet Binası
1867 Osmanlı İdari taksimatında mutasarrıflık olan Menteşe Livası'nın hükümet konağı olarak yapılmıştır.
Konağın planı devrin jandarma komutanı olan Şamlı Binbaşı Hüseyin Bey tarafından çizildi. Şam’daki bir konaktan esinlenerek çizilmiştir. Adliye Binası'nın 2. katı 1889 yılında Muğla Mutasarrıfı olan Cafer Paşa tarafından yaptırılmış ve binanın inşaatında Rum ustalar çalışmıştır. Bina, 1949 yılına kadar valilik binası olarak daha sonra da adliye binası olarak kullanılmıştır.
2003 yılında Milli Emlak Müdürlüğü tarafından Belediye Hizmet Binası olarak kullanılmak üzere Muğla (Büyükşehir) Belediyesi'ne devredilmiştir.
Belediye Kültür Evi
Muğla Belediyesince 1999 yılında kamulaştırılan yapının tarihi 1800’ lü yıllara dayanmaktadır. Önceleri Şerefliler Ailesi’ ne ait olan yapı, hem Türk hem de Rum mimarisini bir arada göstermektedir. İç avlu cephesinde altta açık bir sofa, üst katta kapalı ahşap cumbası yer alır. Odalar sofalara açılmaktadır.
2003 yılında restorasyonu tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yöresel kıyafetlerin, eşyaların sergilendiği, kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir mekan haline gelmiştir.
Özbekler Evi
Geleneksel Muğla evlerinden biri olan, Hacı Hamzalar ve Ali Rıza Özbek evi olarak bilinen yapı, yaklaşık 225 senelik bir geçmişe sahiptir.1987 yılında Muğla Mimarlar Odasınca en iyi korunan ve yaşatılan ev ödülü verilmiştir.
İlk zamanlarda yapı toprak damlı iken sonradan belli tadilatlar geçirmiş ve yapıda kış evi, yaz evi, sahanlıklar, ev altları gibi mekanlar yapılmıştır. Sonraları toprak dam kapatılarak ahşap bağdadi ve kiremit çatılı bir sisteme dönüştürülmüştür. Yola bakan cepheleri sağır taş duvar iç avluya bakan kısmında ahşap malzemeden oluşan açık sofa yer almaktadır.
Restorasyon sırasında taş duvarların eksik kısımları tamamlandıktan sonra zemin kattaki mevcut taş duvar ortaya çıkarılarak temizlenmiştir. İç bölmeler tamamen soyularak ahşap bağdadi kısım ortaya çıkarılmış ve sadece çürük ahşaplar değiştirilmiştir. Yapının üst katında yer alan orijinal kapı ve yüklüklerin yıpranan kısımları tamir edilmiş ve odanın giriş kısmında orijinalinde bulunan 3 kemer ve ahşap dikmeler ortaya çıkarılmıştır. Sıvalarda Muğla’da kullanımı yaygın olan horasan harcı (kireç, saman, keçi kılı ve harç karışımı) kullanılmıştır. Muğla Belediyesince kamulaştırılarak restorasyonu tamamlandıktan sonra 2005 yılında hizmete açılmıştır.
Hacıkadı Evi
Bugün kayıtlara “Hacıkadı Evi” olarak geçen evin yapım tarihi 1875-1880 yılları arası olup günümüzden 130 yıl öncesine dayanıyor. Muğla’nın ilk belediye başkanı olan Hacıkadı Süleyman Efendi ve eşi Pembe Hatun bu evi oğulları Ömer Efendi için yaptırmıştır. Muğla için önemli olan tarihi saatli kule ve eski adı Memleket Hastanesi olan devlet hastanesi de aynı aile tarafından yaptırılmıştır. 2004 yılında Muğla Valiliği tarafından basit onarım yapılarak 2005 yılında hizmet vermeye başlamıştır.
Sanat Evi
Yapım tarihi yaklaşık olarak yüzyıl öncesine dayanır. Kentin kütür ve sanatını yansıtan örneklerin sunulduğu bir mekân olarak 2003 yılında Muğla Sanat Evi olarak hizmet vermeye başladı.