MUĞLA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Dini Yapılar (Camiler,Türbeler,Kiliseler)

Ağa Camii
1737 yılından önce inşa edildiği Abdülaziz Ağa'nın 1150 tarihli Vakfiyesi’nden anlaşılan camii, Balavca deresi denilen mevkii ile tatil pazarının kurulduğu alanda yer alır. Dikdörtgen planlı olup iki sütunun desteklediği üç sivri kemerli kıble duvarına paralel iki sahına ayrılmıştır. Son cemaat yerine sahip olan caminin üst örtüsü kırma çatıdır. Ön cephenin sağ köşesindeki minare üzerindeki kitabeye göre Abdülaziz ağa ailesinden Mehmet Bey’in annesi Refia Hanım tarafından ilave ettirilmiştir. Minaresi 1885'de eklenmiştir

Ağa Camii 1.png     Ağa Camii 2.png

                                     Ağa Camii 3.png

Orhan Bey Camii

Evliya Çelebi'nin vermiş olduğu tanıma göre medresenin önündeki yapı Orhan Bey Camii'dir. Temelleri ve mermer kapısı korunabilen camiyi İbn-i Batuta 14. yüzyılda inşa edilirken görmüştür.

Kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Minaresiz olabileceği öne sürülmektedir. Bazı kaynaklar ve kazı sonuçlarından ahşap destekli olduğu anlaşılmaktadır. Caminin kuzeyindeki mekanların birinde 2000 yılı kazı sezonunda büyük bir gümüş define bulunmuştur.
Orhan Bey Camii 1.png     Orhan Bey Camii 2.png

Yelli Camii

Surların doğusunda, kepez denilen mevkidedir. Merkezi kubbeli caminin son cemaat yeri iki çapraz tonozla örtülüdür. Kubbe baklava desenli pandantiflerin üzerine oturmaktadır. Kapalı olan son cemaat yerine, batı cephesinin kuzey köşesindeki etrafı bir sıra kiremitle süslenen kemerle girilir. Ayrıca, doğudan geniş bir kapı doğrudan caminin içine girişi sağlar.

Köşe taşları, kapı çerçevesi ve kemerler küfeki taştandır. Caminin içinde pandantiflerin hizasında duvarın içine saklanmış seramik küpler akustiği sağlamak içindir. Sıvanın dökülmesi ile ortaya çıkan küplerden çoğu kırılmış durumdadır. 14. yüzyıla tarihlenmektedir.Restorasyon çalışmaları devam etmektedir.

Yelli Camii 1.png     Yelli Camii 2.png

Yelli Camii 3.png     Yelli Camii 4.png

                                            Yelli Camii 5.png

Firuz Bey Camii

Kentin merkezinde Firuz Paşa Mahallesi’nde geniş bir avlu ortasında yer almakta olan yapı Menteşe Beyliği topraklarını Osmanlıların eline geçmesinden hemen sonra abidevi kapısının üzerinde yer alan kitabesine göre büyük bir külliyenin parçası olarak 1394 yılında inşa edilmiştir. Banisi, Sultan Beyazıt’ın Menteşe Valisi olan Hoca Firuz Bey'dir. Yapının mimari Hasan bin Abdullah’tır. Süslemeler ise Musa bin Adil tarafından yapılmıştır. Hisarbaşı ve yeldeğirmeni arasındaki camii güneyi medrese odaları ile çevrili bir alanın ortasındadır. Yapıya kubbesinin kurşun kaplı olması nedeniyle Kurşunlu camii, beden duvarlarında kullanılan mermerin renginden dolayı da Gök camii adı verilmektedir. Büyük avluya güney, kuzey ve doğu olmak üzere üç yönden giriş kapısı bulunmaktadır.

Erken Osmanlı mimarisi özellikleri taşıyan yapı ters "T" planlıdır. Yapının kuzey cephesinde beş gözlü son cemaat yeri yer alır. Son cemaat yerinin yan gözleri sivri kemer profilli beşik tonoz ile örtülmüşken orta göz ise üçgen kuşak geçişli kubbe ile örtülmüştür. Son cemaat yerinin yan bölümlerine ikişer merdiven ile çıkılır. Yapının sofa kısmı bindirme tavan ile örtülmüştür. Doğu ve batı dakitabhane odaları ise kubbe ile örtülmüştür. Tromp geçişli kubbeye sahip olan mescit kısmına ise birkaç basamaklı çıkılır. Son cemaat yerinde her iki tabhane odasına bakan pencereler yere alır. Batı tabhane odasının batı cephesinde ve güney cephesinde, doğu tabhane odasının doğu cephesinde ve güney cephesinde pencereler yer alır. Ayrıca mescit kısmının doğu cephe ekseninin kuzey ve güneyinde, batı cephe ekseninin kuzey ve güneyinde, kuzey cephe ekseninin doğu ve batısında altlı üstlü pencereler yer alır.

Yapının doğu cephesinde ve son cemaat yerinin yan duvarlarında bulunanlarla beraber, dördü alt seviyede, dördü üst seviyede toplam sekiz pencere bulunur. Yan mekanların olduğu kanatlar orta kütleden dışa çıkıntılıdır. Batı cephesi doğu cephesinin tekrarıdır. Batı kanadında yer alan oda duvarı, minare merdivenine yer açmak için daha kalın tutulduğundan, batı kanadı doğuya göre daha çok dışa çıkıntılıdır. Güney cephesinde de alt seviyede iki, üst seviyede iki olmak üzere dört pencere bulunur. Bu pencerelerden başka yan kanatları da bulunan odaların, güney cepheye bakan altlı üstlü ikişer penceresi cepheyi hareketlendirir.

Mihrap güney duvarın ortasına yerleştirilmişti. Muhteşem mermer işçiliğine sahip olan mihrap, bezemeleri ile dikkati çeker. Mihrabın sağ yanına minber, soluna kürsü yerleştirilmiştir. Mermerden yapılmış olan minber sade ve bezemesizdir.
Firuz Bey Camii 1.png     Firuz Bey Camii 2.png

Firuz Bey Camii 3.png     Firuz Bey Camii 4.png

Firuz Bey Camii 5.png     Firuz Bey Camii 6.png

Hacı İlyas Camii

Orhan Bey zamanında 1330 (730) tarihinde Milas'ın Hacı İlyas mahallesinde inşa ettirilmiştir. Bu yapıyla Anadolu'nun en güney batısında Beylik kuran Menteşe Türkmenleri'nin, mimaride komşuları Aydınoğulları'ndan geri kalmayan bir canlılık gösterdikleri anlaşılır.

Basık kemerin altında girift (eski hat sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edikmiş yazı) sülüs hatla yazılmış olan dört satırlık kitabede caminin Selahaddin adında bir kişi tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Bu kişinin kim olduğu bilinmese de Evliya Çelebi, Milas velilerini sayarken Selahaddin Sultan adını kullanmaktadır. Ayrıca, İsmail Hakkı Uzunçarşılı bu kişinin caminin banisi olabileceğini ileri sürer.

Yapıda banisi olduğu düşünülen Selahaddin beyin adının geçtiği kitabe dışında biri son cemaat yerinin kemerleri arasında, diğeri inşa kitabesinin üzerinde yer alan iki kitabe farklı dönemlere ait düzenleme ve restorasyonları belirtmektedir. Bunlardan kapı üzerinde bulunanı 1855-56, diğeri ise 1920 yılında yapının İhya edildiği belirtir.

Kuzey cephede bulunan 15 metre uzunluğundaki son cemaat yeri üç bölümden oluşmaktadır ve yapının orijinal bir parçasıdır. Ayrıca yapının bu bölümü daha sonra oluşacak olan klasik bir plana örnek teşkil etmektedir. Üç bölümün de üzerinde kendilerine ait üç adet kubbe bulunmaktadır ve bu üç kubbenin de üzerleri harimde de olduğu gibi yine kiremitle örtülüdür. Kubbeye geçişler tromplarla sağlanmaktadır. Kubbeleri taşıyan dört adet paye bulunmaktadır. Giriş kısmı yani ortada bulunup diğerlerine göre daha büyük ve geniş olan sivri kemer dışında kalan kemerlerde aralara devşirme sütunlar yerleştirilerek payelere destek sağlanmıştır ve ikiz sivri kemerler oluşturulmuştur. Ortadaki giriş kemeri dışında kalan bütün kemerlerin aralarında ahşap gergiler bulunur. Batıda yönünde bulunan iki kemer arasında ise 1920'de yapılan onarıma ait kitabe bulunmaktadır.

Son cemaat yerinden harime geçişi sağlayan cümle kapısı mermer malzemeden inşa edilmiş olup, kapının etrafı bordür ile çevrelenmiştir. Kapı alınlığında, sivri kemerli bir nişin içerisinde sülüs yazı kuşağı ile yazılmış yapı kitabesi bulunmaktadır.

Cümle kapısının hemen üst tarafında ise 1855-56'de yapılan onarımın dört satırdan oluşan kitabesi bulunmaktadır.

Cami kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Harimin tamamı düz ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Çatıyı, ana mekânda üç sahın oluşturan iki ana paye taşımaktadır. Kırma çatı olan bu alanın üzerini tamamen kiremit örtülüdür.

Harimin güney yönünde dört, doğu, batı ve kuzey yönlerinde ikişer pencere olmak üzere toplamda on penceresi bulunmaktadır. Harimin kuzey yönünde, girişin hemen üzerinde iki duvar arasını tamamen kaplayan mahfil tamamıyla ahşaptır. Mahfili sekiz ahşap taşıyıcı ayakta tutmaktadır ve yukarı çıkışlar batı duvarındaki ahşap merdivenlerle sağlanır.

Mihrap sade ve gösterişsizdir. Altın rengi mukarnas süslemeler kavsarayı oluşturur ve bu sade ve gösterişsizliğin içerisinde göze çarpan tek unsurdur. Sonraki dönemlerde yerleştirilen bir yazı levhası mihrabın hemen üzerinde, diğer iki levha ise üst kısmın iki kenarında yer almaktadır.

Minberin tamamı ahşaptır ve o da gösterişten uzak bir görünüm sergiler. Üzerinde hiç süsleme bulunmayan minberin giriş kısmının üzerinde sülüs bir yazı kuşağı bulunur ve yüksek bir girişe sahiptir. Minberin taçlık kısmında konik bir külah ve onun da üzerinde yine ahşaptan bir alem bulunur. Yapının güneydoğu köşesinde bulunan vaaz kürsüsü de yine ahşaptandır ve korint bir sütun başlığı üzerinde durmaktadır.

Minare caminin batı duvarına bitişik olarak inşa edilmiştir. 27 basamaklı mermer merdiveni ile minareye çıkış sağlanır. Kare kaide üzerine oturan minare, 1957 yılında yaşanan deprem sonucunda yıkılmış, 1961 yılında tekrar inşa edilmiştir. Yapı malzemesi olarak kesme taş kullanılan minarenin gövdesi silindiriktir. Şerefe altlığı mukarnas ya da dışa çıkıntılı ok olarak adlandırılabilecek tarzda süslenmiştir. Gövdesinde üç adet aydınlatma mazgalı bulunmaktadır. Tek şerefe bulunan minarede, bu kısım da yine kesme taştan oluşturulmuştur. Minarenin son noktası olan külah ise kurşun kaplanmıştır.
     

     

Kapucu Camii

Ortaköy Mahallesinde, İkiz Türbenin hemen doğusunda yer alır. Camii, uzun yıllar boyunca çok sayıda yanlış onarımlar görmüş sonuç olarak iç ve dış yapısında özgünlüğünü kaybetmiş görünümdedir.

Cami ile uyum sağlamayan minaresi sonradan yapılmış olup, dönemsel olarak mimari aykırılık taşımaktadır.

Son cemaat yerinin sonradan oluşturulduğu, düz dam olan örtüsünün ise kırma çatı şeklinde alaturka kiremit ile oluşturulduğu görülmektedir.

İlgi (g) kurul kararı ile Anıt olarak tesciline, I. Gurup yapı olarak belirlenmesine ve özgün biçimine uygun olarak basit onarımının yapılmasına karar verilmiştir.

I.ve II. Dönem restitüsyon projesi ile restorasyon projesi Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun ilgi (ğ) kararı ile uygun görülmüştür.

Camii yapısının kurul onaylı restorasyon projesine uygun restore edilmesi çalışmaları esnasında orijinalinde bulunmayan minarenin yıkılarak yerine temsili olarak kurşun kaplı petek, külah ve balemden oluşan bir kulecik yapıldığı görülmüştür.

Camii imamı Abdullah DEMİR’in Müdürlüğümüze minare yatırma isteğine ilişkin başvuruları Müdürlüğümüzce değerlendirilmiş, yerinde incelemeler yapılmış ve hazırlanan uzman raporları Muğla Röleve ve Anıtlar Kuruluna iletilmiştir. Muğla Röleve ve Anıtlar Kurulu uzmanlarının cevaben hazırlamış olduğu raporda, yeni bir minare yapılmasının gerekli olmadığı kanaati belirtilmiş, vatandaş bilgilendirilmişse de izinsiz yeni bir minare yapılmıştır. Halihazırda şuan camiinin iki minaresi bulunmaktadır.

Müdürlüğümüz bünyesinde görev alan personellerce yılda birkaç kez genel temizliği ve bakımı yapılmaktadır.

Mülkiyeti Maliye Hazinesine aittir. Tapu ve Kadastro kayıtlarında 239 ada 3 parsele kayıtlıdır.

Müdürlüğümüzün ilgi (j) yazısı ile İkiz Türbe ve Camiinin tescilli eserler olmaları ve maliye hazinesine ait arazi üzerinde olmaları nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne tahsis edilmesi ile ilgili resmi başvurular yapılmıştır.

Milas Mal Müdürlüğünden, Eski Türbe Ortaköyde yer alan ve Hazine adına kayıtlı olan İkiz Türbe ve Arsası, Camii ve Arsasının, Bakanlığımız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne tahsisinin uygun görüldüğü kararın, ilgi (k) ile Muğla Valiliğine iletildiği ayrıca Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün Bila tarih ve 5770 sayılı yazıları ile Milas Mal Müdürlüğünden tahsisi yapılacak taşınmazlar ile ilgili kroki ve harita örnekleri istenmesi üzerine Milas Mal Müdürlüğünün 14.12.2010 tarih ve 4058 sayılı yazısı ile istenilen belgeleri, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne iletilmiş olduğu anlaşılmıştır.

Eski Türbe Ortaköy İkiz Türbe ve Arsası, Camii ve Arsasının Bakanlığımız, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne tahsis teslimi için görevlendirilen Müzemiz Uzmanı ve Milas Mal Müdürlüğü Uzmanı arasında hazırlanan tutanakla, 07.06.2012 tarihinde tanzim edilerek imza altına alınmış söz konusu tutanak 07.06.2012 tarih ve 828 sayılı yazımız ile ilgili kurum ve kuruluşlara iletilmek üzere, Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne gönderilmiştir.

Genel Müdürlüğümüzün 25.09.2012 tarih ve 205974 sayılı yazısı ile tahsisin kaldırılması talep edilmiş, Maliye Bakanlığı Defterdarlık Makamının 26.11.2012 tarih ve 640 sayılı Oluru ile de tahsisin kaldırılması uygun görülmüştür.
Kapucu Camii 1.png     Kapucu Camii 2.png

                                       Kapucu Camii 3.png

Belen Camii

Hisarbaşı tepesinde bulunan camiinin yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Mimari yapısından XIV. yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Hoca Mukbil isminde bir kimse tarafından kiliseden camiye çevrildiği sanılmaktadır.

İbadet mekânının üzeri ahşap tavanlı olup, çatı ile örtülmüştür. Giriş kapısı kuzeydedir. Ayrıca batıda küçük bir de giriş kapısı bulunmaktadır.

Duvarlar yine taş tuğla karışımıyla yapılmış, dışı sıvasız bırakılmıştır. İbadet mekânı iki sıra üçer sütunla üç sahna ayrılmıştır. Sütunlar antik bir yapıdan alınmıştır. Sütunlar birbirlerine hafif sivri yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır. Eksen etrafındaki iki sütunun başlığı korint düzenindedir. Duvarlar taş ve tuğla karışımıyla yapılmış, dışı sıvasız bırakılmıştır.

Kesme taş, tuğla ve moloz taştan yapılmış olan cami plan olarak Ulu Cami planına benzemektedir.

1750 yılında Abdülaziz Ağa’nın oğlu Mehmet Sait Ağa tarafından onarımdan geçirilmiştir. Minaresi 1811 yılında Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Belen Camii 1.png     Belen Camii 2.png

                                      Belen Camii 3.png

Ulu Camii

Hocabedretttin Mahallesinde bulunan camii, Milas’ın en büyük camisidir. Ahmet gazi tarafından 1378 yılında yaptırılan yapı Hoca Bedrettin Mahallesi İnönü caddesinde bulunmaktadır. Yan duvarları payandalar ile desteklenen camiinin inşaatında duvar örgüsünde tuğlanın da görüldüğü, neredeyse tamamına yakını olmak üzere antik devşirme malzeme kullanılmıştır. Payelerle kıble yönünde üç sahına ayrılmış olan yapıda sekiz bayiden yedisi kare iken sol baştaki paye sekiz köşelidir. Batı ve orta sahın beşik, doğu sahındaki her birim ise çapraz tonozlarla örtülüdür. Mihrap önü kubbesi kurşun kaplı olup tonozlarla kubbeyi birleştirmesi bakımından ulu camiler arasında düz bir çatıdan tonoza, tonozdan kubbeye geçişin temsil edildiği iyi bir örnektir.

Camii 23 × 20,5 metre ölçülerindedir. Devşirme malzemelerden oluşan caminin duvarları bir açık hava müzesi gibidir.

Batı cephesinde güneye doğru yerleştirilen payandanın yanı sıra, altta iki dikdörtgen pencere üstte ise yuvarlak kemerli, alçı dışlıklı beş pencere yer alır. Yapıda, 1987 yılında yapılan onarım sırasında, doğu cephesinde yer alan kuzey tarafındaki pencerenin aslında kapı olduğu anlaşılmış, aslına uygun olarak dıştan düz lentolu, içten yay kemerli kapıya dönüştürülmüştür. Bu cephede altta iki büyük dikdörtgen pencere, üst seviyede ise beş küçük dikdörtgen düz lentolu pencere yer alır. Doğu cephesinde ayrıca biri cephenin ortasında, diğeri kuzey tarafına yakın çeyrek daire biçimli, kemerli iki payanda cephe duvarını destekler.

Güney duvarında yer alan kesme taştan yapılmış özgün mihrap düz, içbükey ve kaval silmelerle üçünden çevrilmiştir. Mihrap nişini sınırlayan köşe sütunceleri zar şeklinde kaide üzerinde mukarnas başlıklıdır. Doğu tarafındaki mihrap sütüncesi, 1987 yılında yapılan onarımda aslına uygun olarak yenilenmiştir. Dört sıra mukarnaslıkavsara ile mihrap nişini profilli silmeler ayırır. Mihrap kavsarasını oluşturan mukarnas dizileri, geniş damla biçimi verilerek ve içleri badem şeklinde yivli işlenerek hacimsel bir değer kazanmıştır.

Kavsarının kemer köşe dolgu yüzeylerinde, kırmızı aşı boyası ile yapılmış kare içinde üçgenler ve karelerden oluşan geometrik bezemeler yer alır. Kavsara içindeki mukarnas dizilerindeki bulunan boya izleri mukarnasların daha önce boyalı olduklarını gösteren işaretlerdir. Devrinden olmayan taş minber 19. yüzyılda Hıristiyan ustalar tarafından yapılmıştır. Devşirme malzemenin yeniden değerlendirilmesine iyi bir örnek olan minber kapısının iki yanında, üzerinde bitkisel bezeme bundan iki sütun yeralır. Minberin yan aynalıklarında bir şerefa altındaki yüzeylerde bulunan rozetler ve madalyonlar ile natüralist çiçekler kabartma tekniği ile işlenmiştir. Özgün minberin kitabeleri korkuluk pervazları ile şerefe altına bordür şeklinde kopyalanmıştır. Mihrap önü kubbesinin geçiş elemanları olan pandantiflerin içleri beş sıra mukarnas dolguludur. Yelpaze biçimli geniş mukarnas yuvalarının içleri damla biçimindeki işlenerek hareketlendirilmiştir.

Kuzeyde sonradan ilave edilmiş 33 basamaklı açık bir merdiven ile çıkılan minare yer almaktadır. Ezan okuma yeri bu merdivenin bitiminde değil binanın üzerindedir. Bu yönüyle yapı Hacı İlyas camii ile benzerlik taşımaktadır. Caminin inşaatından daha sonraki bir tarihte kuzey ve batı duvarı tek, güney ve doğu duvarı iki payanda ile desteklenmiştir. Kemerli olan payandaların altından dar bir sokak geçer. Böylesine büyük bir caminin şadırvanı bulunmamaktadır. Buna karşılık doğu duvarının altında bir kuyu bulunmaktadır. Kitâbesikuzey cephe eksenindeki ana giriş kapısının üzerinde yer almakta, batı cephe eksenindeki kapı üzerinde yer alan kitabe ise çocukları olmayan bir karı kocanın vakıflarından söz eder. Ahşap olan minberin eskimesi üzerine yerine 1879 yılında yapılan onarımda minber memeler mermer olarak değiştirilmiştir. Eski kitabe yeni minberin üzerine aynen kopya edilmiştir. Milas Ulu Camii plan şeması ve üst örtüsü ile Selçuklu dönemi geleneğini devam ettirmektedir. Yapının portali Selçuklu portal mimarisine uygun olarak inşa edilmiştir. 

Yapı günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı olup ibadete açıktır.

Ulu Camii 1.png     Ulu Camii 2.png

Ulu Camii 3.png     Ulu Camii 4.png

TÜRBELER


Adı :

Abdülaziz Ağa Türbesi


Adresi ve Konumu:

Milas İlçesi, Hacıabdi Mahallesi, İnönü Caddesinde yer alan türbe; Ağa Camii yanında, Maliye Binası karşısında yeralmaktadır.

Mülkiyeti:

Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü


Banisi (Yaptıran):

Abdülaziz Ağa ve aile efradı adına yaptırılmıştır

Tarihçesi:

Osmanlı Dönemi (1720 li yıllar)

Kullanım Durumu:

Günümüze oldukça sağlam gelen türbe geçirdiği basit onarımlar ile ziyarete açıktır.

Onarım Durumu:

Türbe de yer alan kitabeden anlaşıldığı üzere 1949 yılında onarım geçirmiştir.

Mimari Tanım:


Osmanlı türbeleri mimarisinden çok uzaklaşmayan türbede sandukaların üzeri yuvarlak kemerlerle bağlantılı sade başlıklı mermer sütunlara iptinad eden düz çatı
ve orta bölümünde kubbe ile örtü bulunmaktadır. Üç türbe halinde olup iki türbe birbirine bağlantılı olup, ayrı kubbelidir. Üç türbede aynı özellik taşımaktadır.

Abdülaziz Ağa Türbesi 1.png     Abdülaziz Ağa Türbesi 2.png

Abdülaziz Ağa Türbesi 3.png    Abdülaziz Ağa Türbesi 4.png


Adı:

İkiz Türbe ( Birbirine bitişik nizamda yapılmış eş büyüklükte sekizgen planlı iki

türbenin ikiz türbe adı ile anılması bu sebeptendir.). Halk arasında Pir Ahmet Çelebi, Pir Abdurrahman ve Seyit Ahmet Türbesi gibi farklı isimler ile de anılmaktadır.

Adresi ve Konumu:

Muğla ili, Milas İlçesi, Türbe Orta Köy, Eski Türbe Mahallesinde, Milas’a 12 km, Labranda Antik Kentine kuş uçumu 2 km mesafede, Kapucu Camiinin hemen batısında yer almaktadır.

Mülkiyeti:

Maliye Hazinesine aittir.


Banisi (Yaptıran):

Türbenin yer aldığı köyün kurucu olarak bilinen Eren Pir Ahmet Çelebi adına kendisi vefat ettikten sonra yaptırılmış ve bu türbeye defnedilmiştir.

Tarihçesi:

Türbenin Giriş kapısı üzerinde yarım daire şeklinde kitabe yeri vardır. Kesin bir kanıt olmamakla birlikte Türbe kitabesinin 80-90 yıl önce yerinden çıkarılarak götürüldüğünden bahsedilmektedir. Kapı tacı üzerinde ‘’Tarihi Hecel Bina’’ kitabesi mermer üzerine Arapça olarak yazılmıştır. Fakat bu kitabenin Türbenin özgün kitabesi mi yoksa sonradan yapılan tamirat kitabesi mi olduğu bilinmemektedir. Burada tarih 1025 olarak geçmekte olup, Hicri 1025/Miladi 1616 tarihlidir.

Kullanım Durumu:

2013-2014 yılları arasında yapılan restorasyon-restitüsyon çalışmaları sonrasında türbe kullanıma açıktır.

Onarım Durumu:

İkiz Türbenin tam orta kısmında tespiti yapılmayan bir tarihte menengiç ağacı çıkmıştır. Ağacın varlığının ilahi bir yönü olduğu düşünüldüğünden kimse ağacı kesmeye cesaret edemez. Zamanla güçlenen ve büyüyen ağaç türbenin içine doğru büyüyerek beden duvarlarını ve kubbesini sarmalamış daha sonra türbelerden birinin tamamen diğerinin kısmen yıkılmasına neden olmuştur.
İkiz Türbenin restorasyon-restitüsyon projelerinin hazırlanabilmesi için, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 04.09.2012 tarih ve 922 sayılı kararı ile Milas Müze Müdürlüğünce16.07.2012-15.08.2012 tarihleri arasında temizlik çalışmaları yapılmıştır. Yapılan temizlik çalışmaları sonrasında, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun 20.12.2012 tarih ve 1239 sayılı kararı ile İkiz Türbenin restorasyon-restitüsyon çalışmaları,

Muğla İl Özel İdaresi finansı ve kontrolünde 2013-2014 yılları arasında yapılarak tamamlanmıştır.

MimariTanım:

Birbirine bitişik nizamda yapılmış eş büyüklükte sekizgen planlı İkiz Türbe bu özelliği ile Türk Türbe geleneğinde inşa edilmiş türbeler arasında özel ve ender bir yere sahiptir.İkiz Türbe kırma taş ve harçla yapılmış, sekizgen bir plana sahiptir. Girişleri doğu yönde olup kapı, pencere söve ve pervazları kaba yontu mermerdendir. Kuzeydeki Türbenin giriş kapısı üzerinde yarım daire şeklinde kitabe yeri vardır. Kapının üzeri birbirine geçmeli mermerler ile kemer şeklinde taçlandırılmış olup üzeri dikdörtgen mermer bordür ile çevrelenmiştir. İç kısmında lotus motifli süsleme görülmektedir. Kesin bir kanıt olmamakla birlikte Türbe kitabesinin yaklaşıl 80-90 yıl önce yerinden çıkarılarak götürüldüğünden bahsedilmektedir. Kitabe yeri harç ile sıvanmıştır. Güneyde yer alan türbenin kapısı üzerinde yine renkli mermerler ile kemer şeklinde taçlandırılmış olup üzerinde bir adet lotus motifli süslemesi bulunmaktadır.Türbelerin gövdede ikişer penceresi bulunmakta olup kuzeyde yer alan türbenin kasnağı üzerinde ise bir adet oval pencere yer almaktadır. Gövdede yer alan dikdörtgen pencerelerin etrafı mermer bordürlü üzerleri tuğladan yapılmış hafifletme kemerlidir. Ayrıca gövdeden kasnağa geçişte uygulanmış kirpi saçak da tuğladan yapılmıştır.Türbenin gövdesini duvar içinde çepe çevre saran ahşap hatıl yer almaktadır. Türbenin pencere kepenkleri ve kapıları ahşaptandır. Kubbesi taş, tuğla ve kireç harç ile örülmüş olup kubbenin tuğlaları dikine yerleştirilmiştir. Türbenin beden duvarları kireç harç ile sıvalıdır. Türbe kasnağının üst hattının bitkisel motifli baskı bezek ile süslendiği fakat bu gün sadece doğu duvar köşesinde küçük bir parçasının korunmuş olduğu görünmektedir. Türbede kullanılan baskı bezek motifinin aynısı Beçin’de yer alan Bey Hamamı duvarında yer almaktadır.Türbenin orta kısmında birbirine geçişi sağlayan tuğladan yapılmış sivri bir kemer yer almaktadır. Türbelerin içinde doğu-batı doğrultulu üçerden altı adet mezar mevcut olup kitabeleri bulunmamaktadır.
İkiz Türbe, bölgede var olan Yeşilbağcılar Pirli Bey ve Bozöyük-Siyami Bey Türbeleri ile büyük benzerlikler taşımakta olduğu görülmektedir.

İkiz Türbe 1.png     İkiz Türbe 2.png

İkiz Türbe 3.png     İkiz Türbe 4.png

Adı:

Şeyh Bedrettin Türbesi


Adresi ve Konumu:

Muğla İli, Milas İlçesi, Şenköy Mahallesi, Türbe Mevkiinde, Milas İlçesinin 27 km kuzeybatısında, Şenköy Mahallesinin ise 1.5 km doğusundaki köy mezarlığının içinde yer almaktadır.

Mülkiyeti:

Maliye Hazine aittir.


Banisi (Yaptıran):


Tarihçesi:

Yapının batı cephesindeki giriş kapısının üzerinde bulunan kitabenin üçüncü satırında ebced hesabıyla tarih verilmiştir. Buna göre H.956 (M. 1549/50) yılı türbenin inşa tarihi olarak kabul edilir. Böylece türbe, Osmanlı dönemi yapısıdır.

Kullanım Durumu:

Günümüze oldukça sağlam olarak gelen Türbe, 2015 yılında geçirdiği sağlamlaştırma ve restorasyon uygulamaları sonrasında kullanıma açıktır.

Onarım Durumu:

Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı finansmanı ile Karya Ahşap Yapı Restorasyon Firması tarafından 01.01.2015-07.04.2015 tarihleri arasında yapılan restorasyon çalışmaları yapılmıştır.

Mimari Tanım:
Büyük bir mezarlık alanının içinde yer alan yapı,kısmen düz arazi üzerinde inşa edilmiş olup günümüze oldukça sağlam olarak gelmiştir. 10x10 ölçülerindeki kare planlı yapı,oldukça muntazam bir görünüşe sahiptir.Türkiye,batı cephenin ortasındaki mermer söveli,basık kemerli açıklıktan girilmektedir(Fotoğraf 3).Girişin üzerinde kırmızı-beyaz renkli mermerden yapılmış basık kemerin üstünde,bir sıra mermer bir sıra tuğla şeklinde almaşık teknikte yapılmış sivri kemerli alınlıkta,mermerden üç satırlık inşa kitabesi bulunmaktadır. Giriş bölümünün iki yanında sivri kemerli çökertmeler içinde pencere açıklıkları görülmektedir.Bu açıklıklar yöre halkı tarafından kapatılmış ve sıvanmıştır. Yapının batı ve güney cephesinin örgü sistemi aynıdır.Bu cepheler dikdörtgen veya kare biçimli taşları çevreleyen birer sıra tuğla şeklinde oluşturulmuştur. Güney cephede,hafifletme kemerleri içinde,sivri kemer alınlıklı dikdörtgen şekilli iki pencere yer almaktadır.Bu pencereler batı cephedekiler gibi kapatılmamış olup ahşap söve ve lentonları mevcuttur .Türbenin doğu ve kuzey cephesinin duvar örgüsü de birbirine benzerdir.Bu cephelerde moloz taş örgü kullanılmıştır.Ancak tuğla sıralarının yüzeyleri sıvanarak bu cephelerde de kesme taş kullanılmış izlenimi verilmeye çalışılmıştır. Kuzey cephe tamamen sağır olarak düzenlenmiştir.Doğu cephede iki yana dikdörtgen pencere yerleştirilmiştir.Bu pencereler de yöre halkı tarafından kapatılıp sıvanmıştır. Pencerelerin hafifletme kemerleri,diğer cephedekilerden farklı olarak tuğladan yapılmıştır.Tuğla örgülü sivri kemerlerin üzerinde,orta bölümde yine sivri kemerli tepe penceresi bulunmaktadır. Kare planlı,kübik gövdeli yapının üzeri kiremit kaplı kubbe ile kapatılmıştır.Kübik gövdenin üst kısmı ile kasnağın kubbeyle birleştiği yerde tuğladan iki sıra kirpi saçak bulunmaktadır.Kiremit kaplı kubbenin kasnağı düzgün kesme taş ve tuğla örgülüdür. Kubbenin üzerinde hilalle sonuçlanan bir alem bulunmaktadır. Kubik gövdeden kubbe kasnağına geçiş,köşelerde sivri kemerli tromplarla sağlanmıştır.Kasnaktan kubbeye geçişte küçük tuğla örgülü pandatifler kullanılmıştır. Pandatiflerin içlerine,yükü hafifletmek amacıyla seramik küpler yerleştirilmiştir. İç mekanda duvar yüzeyleri sıvalıdır.Yapının iç kısmında güney ve kuzey duvarda dört adet dolap nişi bulunmaktadır.Nişlerden güney duvarında olanların biri pencerelerin arasında diğeri güney batı köşededir.Bunlar zeminden ortalama 114 cm yükseklikte 45 cm derinliğindedir.Kuzey duvarda bulunanlar ise eksenin iki köşesine yerleştirilmiştir. 
Türbenin iç kısmı,giriş bölümünün zemin katından yüksek tutulmuştur.Kalan izlerden türbe zemininin kare şekilli tuğlalarla döşeli olduğu anlaşılmaktadır.Zamanla tuğlalar kırılıp toz haline geldiği için zemin kırmızı toprakla kaplanmış durumdadır .
Türbenin içinde toplam dört adet mezar bulunmaktadır.Bunlardan kuzey duvarına bitişik olanın baş tarafında iki parçaya ayrılmış şahidesibulunmaktadır.Bu mezarın etrafı basit şekilde örülerek zeminden yükseltilmiştir. Mezarın üzeri orijinal olmayan ahşap sanduka ile kaplanmıştır.Diğer üç mezar güneybatı tarafta yer almaktadır.Bunların başuçlarında sonradan konulmuş olduğu anlaşılan tahtadan yapılmış şahideler bulunmaktadır.Mezarlar türbenin içine muntazam bir şekilde yerleştirilmemiş olup kimlere ait olduğu bilinmektedir.  

 
M
ALZEME

Yapı, mermer, tuğla ve moloz taşla inşa edilmiştir.Türbenin batı ve kuzey cephesi mermer bloklarla inşa edilirken,doğu cephesi ile tamamen sağır olan kuzey cephesi moloz taşla örülmüştür.Taşların üzeri sıvanarak,düzgün kesme taş kaplama görünümü verilmeye çalışılmıştır. Yapının kubbesi tuğla malzeme ile inşa edilmiş ve içten sıvanmıştır.Üzerinde orijinal olup olmadığını anlayamadığımız bir alem bulunmaktadır . 

G
iriş kapısının dışarıya bakan bölümünün söve ve lentoları mermer iken içe bakan kısımları ahşaptır.Pencerelerin söve ve lentonlarında da ahşap malzeme kullanılmıştır. 

KİTABELER 

Yapının batı cephesindeki giriş kapısının üzerinde bulunan, döneminin özelliklerini yansıtan üç satırlık sülüs karakterli,güzel istifli mermer kitabe şöyledir:

Günümüz Türkçesine göre anlamı; 

 "Bu, Buharalı Seyyid Muhammed‟in halifelerinden bir kısmı asiller ve uruların türbesidir. „Ey mürşitlerin barınağı‟ tabiri bu türbenin yapılışına tarih düşürüldü”. Kitabenin üçüncü satırında ebced hesabıyla tarih verilmiştir. Buna göre H.956 (M.1549/50) yılı eserin inşa tarihi olarak kabul edilebilir. Böylece türbe,Osmanlı dönemi yapısıdır. 

Türbenin içindeki kuzey tarafta bulunan mezar taşında altı satırlık bir kitabesi bulunmaktadır: 

Günümüz Türkçesine göre anlamı;  

Hüküm tek ve gaffar olan Alla'ha aittir.Bu makamda ,merhum müteveffa Şeyh Bedreddin İbn Şeyh Kasım-kadesallahüsırrehü‟l aziz yatmaktadır.O,Bursa şehrinde vefat eden Seyyid Muhammed Buhari‟ninhalifesidir.AllahO‟nun aziz ruhu vesilesiyle bizi faydalandırsın,amin ey alemlerin Rabbi. Tarih sene (H.) 889” (M.1484/85).

Şeyh Bedrettin Türbesi 1.png     Şeyh Bedrettin Türbesi 2.png

 

Şeyh Bedrettin Türbesi 3.png     Şeyh Bedrettin Türbesi 4.png

Adı :

Şeyh Dede Türbesi


Adresi ve Konumu:

Milas İlçesi, Yusufça Mahallesi, 388 parselde yer almaktadır.


Kullanım Durumu:

Ziyarete açıktır.


Onarım Durumu:  

Milas Müze Müdürlüğü uzmanlarının 14.08.2008 tarihli raporunda mezarlığın çevresinin yaklaşık 125 cm yüksekliğinde briket duvar ile çevrildiği, girişine sürgülü demir kapı takıldığı giriş kapısının sağ tarafına çeşme ve iki odalı bir tuvalet yapıldığı, ahşap kapısının değiştirildiği atermit çatı ile örtüldüğü gibi uygulamalardan bahsedilmektedir. Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 29.01.2009 tarih ve 168 sayılı kararı ile bu uygulamaları yapan ve yaptıranlar hakkında yasal soruşturma açtırılmasına, parselde yer alan türbenin ve mescidin rölövesinin çıkarılmasına karar verilmiştir.

Mimari Tanım:

İzmir II. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 13.03.1996 tarih ve 5626 sayılı kararı ile ‘’Anıt Eser’’ olarak tescil edilmiştir.

Şeyd Dede Türbesi 1.png

Ahmet Gazi Medresesi ve Türbesi

Taç kapısı üzerindeki kitabesine göre Menteşe beyi Tacettin Ahmet Gazi tarafından yaptırılmıştır. İki eyvanlı medrese açık avlulu olup etrafında odalar sıralanmaktadır. Anıtsal giriş kapısı ve ana eyvanın kemeri Gotik mimarisinin etkisinde yapılmıştır. Kemerin dış köşelerinde bayrak tutan iki aslan kabartmasından sağdakinin elindeki bayrakta Ahmet Gazi'nin adı yazılıdır. Kuzeydeki küçük bir kapıyla türbeden medresenin dışına çıkılır.

Ana eyvanın içinde Ahmet Gazi ve yakınlarının mezarları yer almaktadır. Türbe vazifesi de gören ana eyvanın kubbesi kiremitle örtülüdür.

Yapının tahrip olan ön ve yıkılma tehlikesi olan kısımları 1998 yılında restore edilmiştir. Günümüzde taş eserler müzesi olarak işlevlendirilmiş ve ziyarete açıktır.

Ahmet Gazi Med. ve Türbesi 1.png     Ahmet Gazi Med. ve Türbesi 2.png

Ahmet Gazi Med. ve Türbesi 3.png     Ahmet Gazi Med. ve Türbesi 4.png

                                  Ahmet Gazi Med. ve Türbesi 5.png

Yediler Manastırı

Muğla İli, Milas İlçesi, Bafa Mahallesi sınırları içerisindeki Gölyaka Köyünde yer almaktadır.

Bölgede yer alan manastırlardan en büyüğüdür. Manastır alanı doğuda büyük, batıda tamamen kayalar ile çevrilmiş birer küçük avludan oluşmaktadır. Küçük avlunun kuzeyinde, çevresi duvarlar ile çevrelenmiş bir yukarı kale, güneyinde tek bir kaya üzerinde mazgallarla savunması güçlendirilmiş küçük bir sığınma kalesi vardır.

Ana kapı güneyde olup, içinden bir kısmı kemerlerle örülmüş bir derenin geçtiği birinci avluya açılır. Doğuda bir trepeza, bir apsisi, yanlarda kanat oluşturan mekanlarıyla küçük bir hamamı olan dikdörtgen biçimli bir salon bulunur. Bunu güneyde mutfak ve kiler yapıları izlemektedir. Bunlar konumları itibarıyla avluyu kuzeye doğru kapamaktadırlar.

Güneybatıda muhtemelen bir dinsel merkez bulunmaktaydı. Orada iki şapel ve şapel olarak kullanılan, iç tarafında bir duvarla oluşturulmuş apsise sahip bir mağara bulunmaktadır. Şapelin yer altına yapılmış ön odasına giriş, kilisenin batı duvarının önündeki dar merdiven vasıtasıyla sağlanmaktadır.

İkinci avluyu çoğunlukla, bazıları çok katlı olan hücre yapıları çevrelemektedir. Yukarı kalenin batı ve kuzey yanlarında da dünümüze iyi korunmuş durumda ulaşmış tonozlu hücre odalar bulunmaktadır. Bu odalar içten içe 4x2.5 m boyutlarındadır ve doğu duvarının iç yüzüne bir ibadet nişi yapılmıştır. Buradaki bir şapel oldukça zengin süslemeli, fakat günümüze sadece kalıntılarını görebildiğimiz 13. Yüzyıla has tuğla bezemesine sahiptir.

Manastırın yapı tarzı düşman saldırısı durumunda ne gibi savunma önlemleri alınacağına ve bu tehlikenin nasıl savuşturulabileceğine ilişkin plan hakkında fikir edinmemize yardımcı olmaktadır: Birinci avlunun duvarları, sadece istenmeyen yabancıları ve hayvanları buradan uzak tutmaya yarar. İkinci avlunun da düşman tarafından ele geçirilme tehlikesi baş gösterdiğinde kesişlerin yukarı kaleye sığınmaları mümkündü. Yukarı kale, savunma duvarı ve kuleleriyle tahkim edilmiş gerçek bir savunma yapısı niteliği taşır. Manastırın yapı tarzı, bu yörede sürekli olarak düşman saldırılarının beklendiği dönemde yapıldığını göstermektedir.

Hristiyanlık için önemli olayların anlatıldığı Lazarus'un dirilişi, Hz İsa'nın çarmıha gerilişi, mezar konusu ve anastasis (diriliş) sahnesi, 'Hz. İsa'nın yaşamına, yaptıklarına ve ölümü'ne ilişkin sahnelerin yer aldığı freskler bulunmaktadır.    

Alan;İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 20.12.1989 tarih ve 1055 sayılı kararı ile tescilli III. Derece Doğal Sit, Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.04.2015 tarih ve 3276 sayılı kararı ile I. Derece Arkeolojik Sit içerisinde kalmakta olup anıt eser olarak tescil edilmiştir.

 Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.04.2015 tarih ve 3276 sayılı kararında da belirtildiği üzere söz konusu alanda rölöve,restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanabilmesi için Müzesince temizlik çalışması yapılmasında sakınca bulunmadığı ibaresi yer almaktadır. İlgili kurul kararı gereği Müdürlüğümüzce 01.12.2015 tarihinde temizlik ve basit onarım çalışmaları yapılmıştır fakat restorasyon projesi iletilmemiştir.

Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 15.07.2018 tarih ve 4516 sayılı kararında Yediler Manastırı ve Kaya oyuğuna ulaşım sağlayan patika yolların bilgilendirme ve yönlendirme tabelası yerleştirilmesine ayrıca manastır kompleksinin korunmasına esas olmak üzere rölöve- restitüsyon- restorasyon ve konservasyon projelerinin hazırlanarak kurula iletilmesi kararı alınmıştır. Karara istinaden Müdürlüğümüzce temizlik ve çevre düzenlemeleri tamamlanmış ve yönetmeliğe uygun hazırlanan yönlendirme ve bilgilendirme panolarının imalatı tamamlanmış ve onaylanan projedeki yerlerine yerleştirilmiştir.

Herakleia Antik Kenti'nin Güneydoğusunda bulunan ve bölgenin en büyük manastırı olan Yediler Manastırı Müdürlüğümüzce rutin aralıklarla da denetlenmektedir.

Yediler Manastırı 1.png     Yediler Manastırı 2.png