MUĞLA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Asar Dağı Yamaçlarında Saburhane Turu

Saburhane’nin dar sokaklarında, eski Muğla evlerinin arasında dolaşın ve tepeye kadar çıkın. Fotoğraf makinanızı yanınıza almayı unutmayın. Çünkü her köşeyi döndüğünüzde deklanşöre basmanızı gerektirecek bir kare çıkacaktır karşınıza. Evlerin bacaları dikkatinizi çekecek. Kiremitten şapkalı bacalar Muğla evlerinin simgesi sayılır. Evler iki katlı ve çoğunlukla küçük bir avluya sahiptir. Yüksek duvarlarla sokaktan koparılmış avlularına iki kanatlı ahşap kapılardan izin alıp gireceksiniz. Belki bir Muğlalı sizi evine davet edecek. Birbirini rahatsız etmeden, önünü kapatmadan kat kat yükselen evlerden birinde ağırlanacaksınız. 

Muğla’nın Saburhane mahallesi kentsel SİT alanı ilan edilmiş, sadece evler değil sokaklar, duvarlar ve “kuzulu kapı” adı verilen kanatlı kapıları da korumaya alınmış. Belediye, valilik ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabasıyla kentsel koruma bilinci geliştirilmiş. Yıkılmaya yüz tutmuş kimi evler devlet ve özel kuruluş ve kişilerin katkısıyla korunmaya çalışılıyor. 

Dönüşte Muğla Müzesi’ne mutlaka uğramalısınız. Hafize Ana (Hafize Kaşıkara) Evini ve Belediye tarafından restore edilerek Kültür Merkezi’ne dönüştürülen Şerefliler Evi’ni görmelisiniz. 200 yıllık geçmişi olan Hafize Ana Evi ödül almıştır.

 

Saburhane Meydanı

Muğla 400’ e yakın tescilli evi 170’e yakın sivil mimarlık örneği yapısı, 100’e yakın sokağı, eski hanları, şadırvanları arastası, meydanları ve camileriyle örnek bir Kentsel Sit alanıdır. 
Saburhane Meydanı özgün mimari karakterin coğrafyayla uyumlu şekillendiği, Türk-Rum yada Müslüman-Hıristiyan olmak üzere iki farklı kültürün bir arda yaşadığı tipik bir yerleşmedir. Meydan adını bir zamanlar burada yer alan hapishaneden alır. Kimi evlere çıkmaz sokaklardaki avlu kapılarından geçilerek ulaşılır. Açık ya da kapalı ön sofaları, ahşap süslemeleri verandaları, duvara gömülmüş dolap şeklindeki banyoları Muğla evlerinin belirgin özelliklerindendir.
19.yy’ın başlarından itibaren Osmanlının kaybettiği topraklardan (Balkanlar, Kırım ve Girit) göç eden varlıklı insanlar yanlarında Rum ustaları da getirmişlerdir. Rum ustaların etkisiyle 1820-25’ lerden sonra mimari değişimler ortaya çıkmıştır. Sadece Rum ustalar değil, değirmenciler, terziler, doktor ve eczacılarda Muğla’ya gelip yerleşen Rumlar arasında yer alıyordu. Rumlar Saburhane Meydanı ve çevresinde yoğunlaşmışlardı. Rumlar zamanında Saburhane, ulu çınarların olduğu, ortasından dere geçen ve dere üzerinde taş köprüsü olan sosyal hayatın yoğun olarak yaşandığı bir mekan özelliği taşımaktaydı. Yapı ustalığı ve marangozluktan sonra en önemli ve yaygın meslek meyhanecilikmiş. Meyhane Boğazı dediğimiz Andon’un hamamının (Zeliha’nın Hamamı) bulunduğu sokakta sağlı sollu meyhaneler yer alırmış ve mezeler adalardan gelirmiş.

Andon’un Hamamı (Zeliha'nın hamamı)

150 yıllık bir Rum hamamıdır ve Rum sahibi Andon tarafından işletilmiştir.Mübadeleden sonra Türklere satılmıştır.