MUĞLA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Çevre Turu

Datça asla aceleye gelmeyecek bir yer. Akdeniz’in genel karakterine uygun olarak acele etmeden  çevreyi gezmeyi ihmal etmeyin. Deniz, kum ve güneşin alâsı var, ama daha fazlası da var. Datça şehir merkezinden çevre koylara ve Knidos’a kadar dolmuşlar çalışıyor. Hem karadan, hem de denizden. Eğer aracınız yoksa, denizden günübirlik tekne turlarına katılmanızı öneririz.

Etraftaki dağlar da kara avcılığı için uygundur. Olta atmak için de çok uygun kayalıklar bulacaksınız. Datça’lı bir rehberiniz varsa vadileri, yamaçları aşarak yapılacak zorlu bir yolculuk sonunda Datça Hurması’nı görebilirsiniz. Bu ağaç tam 65 milyon yıl geçmişten gelen bir tür. Yarımadanın en ücra köşelerinden birinde karşınıza çıkıverir. Ama kendi başınıza aramaya kalkmayın, hem bulma şansınız az, hem de çevrede ayı, domuz gibi tehlikeli olabilecek yabani hayvanlara rastlama riski var. 

 

Hızırşah Mahallesi (Köyü)


İlçe merkezine en yakın köy (mahalle) ise 3 km. uzaklıktaki Hızırşah. Burada Selçuklu Dönemi’nden kalma, restore edilmiş Hızırşah camisi ve yanı başında restorasyonu devam eden kültür evini görebilirsiniz

Kızlan
Mahallesi (Köyü)

Yarımadanın tipik yeldeğirmenlerini görmek istiyorsanız Datça’ya 8 km. uzaklıktaki Kızlan Köyü’ne gitmelisiniz. Yarımadanın en çok rüzgar alan bölgesi de burasıdır. 

Gebekum 

Datça’ya 7- 8 km kala  Yel değirmenlerine gelmeden önce, Perili Köşk tabelasını gördüğünüzde sola, 1 km’lik toprak yola saparsanız, yol sizi kumsala ulaştırır. Uzunluğu 7 km’yi bulan kumsal olan Gebekum denize girmek için çok uygun. Kumsal, rüzgarın da etkisiyle kendisini çoğaltıyor ve yayılıyor. Karşısındaki adaya denizden yürüyerek ulaşmayı sağlayan bir de sığlık oluşmuş, kumul hareketleriyle. 
“Gebekum Doğa Parkı Fosil Kumulu Koruma Alanı” 6 milyon yıllık sürede oluşmuş tortuları barındıran, korunabilmiş ve bir daha asla oluşturulamayacak olan bir doğa mirasıdır. Kumul üzerinde 5’i endemik olan ve çoğu tıbbi önemi olan 100’e yakın bitki türü bulunuyor. Ayrıca, yörede 19 kuş türünün de yaşadığı tespit edilmiştir.


Teke Suyu Mağarası


Rivayete göre adını, mağaradan su içerek çıkan bir tekeden alıyor. Datça’dan Marmaris’e giderken Aktur - Kuruca Bük’ü geçtikten sonra Soğuk Su mevkiine varmadan sola ayrılan Alavara yolunun girişinde. Makilikler içindeki mağarayı dikkatlice bakılmazsa ilk bakışta fark etmek zor. Mağarayı bulduğunuzda da içini görmek için projektöre ihtiyacınız var. Hatta yanınıza yedek projektör almanız iyi olur. Mağaraya adımınızı atar atmaz kendinizi onun sihirli dünyasına kaptırıyorsunuz. Tamamıyla doğal olan mağaradaki dikit ve sarkıtlar insanı büyülüyor. Mağaraya aşağı doğru inilerek giriliyor. Giriş bölümünde su bulunmuyor. Bu bölüm hareket etmek için yeterince geniş ve hareket etmek kolay. İlerleyince tabanında su bulunan ikinci bir bölüme ulaşılıyor.Bu bölüme geçerken kayganlaşan zemine dikkat etmek gerek. Mağara içinde çok zengin ve yoğun olarak bulunan çeşitli renklerdeki damlataşı şekilleri ve oluşumları yer altı mağaralarına ilgi duyanlar için kaçırılmaması gereken bir fırsat. Ancak mağaranın, öncelikli olarak mağara bilimcilerinin araştırmalarına ve sonra da dış ve iç düzenlemeye ihtiyacı var.