SEDİR ADASI
Konumu ( Rakım, alana ulaşım, v.b.) : Sedir Adası ören yerinin rakımı yaklaşık olarak 0 metre ile 15 metre arasındadır. Alana ulaşım Muğla İli, Ula İlçesi, Akyaka Mahallesinden günü birlik gezi tekneleri ile yada Marmaris İlçesi, Çamlı Köyünde bulunan teknelerle sağlanmaktadır.
Tarihi Bilgi: Kedreai, Keramos Körfezi’nin doğusunda bir ada yerleşmesidir. Türk Döneminde ‘Şehiroğlu’ diye adlandırılan Ada günümüzde ‘Sedir’ olarak isimlendirilir. Adanın ismi sedir ağacından gelse de bugün Adada sedir ağacı yoktur.
Yaklaşık 800 m’lik bir kıyı uzunluğuna sahip olan Ada, yanı başındaki Orata ve Küçük Ada ile birlikte üç adadan oluşur. Sedir Adasında yerleşim adayı ikiye ayıran isthmos’un( kıstak) doğu tarafında oluşmuştur. Kentin tiyatrosu, kutsal alanları, konut, liman ve diğer pek çok önemli sivil ve dinsel yapıları, surlarla çevrili bu alan üzerindedir. Nekropol alanı, liman ve diğer sivil yapıların bir bölümü ise Adanın doğu yakasındaki ana kara da yer alır.
Eski çağda Sedir Adası’nın da içinde olduğu topraklar, Rhodos’un mülkü sayılırdı. Bozburun Yarımadası RhodosPeraia’sı içinde, antik çağ boyunca Rhodos etkisi ve hâkimiyetinin en yoğun olarak görüldüğü kesimdir. M.Ö.5.yüzyılda Delos konfederasyonuna bağlanan Kedreai’nin birliğe ödediği vergi yarım talenttir. Ksenephonun verdiği bilgiye göre Spartalı komutan Lysandros M.Ö 405 yılında Peleponnes savaşında Atina’yı destekleyen kente saldırmış ve ele geçirerek Kedreai’lileri köle tacirlerine satmıştır. Öyle anlaşılıyor ki Kedreaililer Yunanca yazı kullansalar da Karia kökenliydiler. Kedreaililer, Tanrı Apollon’a tapınmakta ve kentte agon’lar düzenlemektedir. M.Ö. 2. yüzyılda Roma müttefikleri ile Seleukos Krallığı arasında süren savaş ve karışıklık dönemi ardından Karia Bölgesi’nin büyük bölümü ile birlikte Kedreai de Rhodos’un egemenliğine girmiştir. M.Ö. 4. yüzyıl sonrasında, kısa süreli otorite boşlukları dışında Kedreai özgür bir kent olmamıştır.
Bugün hem ana karada hem de adalarda izlenen ayakta kalmış kalıntıların büyük çoğunluğu Bizans Dönemi’ndendir. Karia Bölgesine yönelik Türk akınlarının M.S. 11. yüzyıl sonlarından itibaren yoğunlaşmasının ardından Kent, M.S. 15. yüzyılın ilk çeyreğinde kesin olarak Osmanlı egemenliğine girmiştir.
Tiyatro : Karia’da az sayıda kentin sahip olduğu tiyatro yapılarından birinin Kedreai’deki varlığı adadaki yerleşmenin önemini göstermektedir. Tiyatro, güney yanından geçen eski şehir surlarının dışında inşa edilmiştir. 2500 kişi kapasiteye sahip olan tiyatronun sahne binası büyük ölçüde tahrip olmuş, buna karşın caveası oldukça iyi korunmuştur. Caveası( oturma sıraları) merdivenlerle 9 Cunei’ye ayrılmıştır. Mükemmel bir işçilik gösteren bosajlıizodom duvarları, tiyatronun Helenistik orijinli olduğunun önemli bir belgesidir. Tiyatro, Roma ve Bizans döneminde de kullanılmıştır. Oturma sıralarının alt bölümü dolgu altında kalmıştır. Sahne binasının blokları sökülerek Bizans dönemi konut ve liman yapılarında kullanılmıştır. Kedreai’deki tiyatronun başka bir özelliği de Rhodos’un karşı yakasında bilinen üç büyük tiyatrodan biri olmasıdır. Kedreai’nin bugüne dek ele geçen yazıtlarından kentte en az üç atletik festivalin varlığı anlaşılmaktadır.
Apollon Kutsal Alanı: Kedreai’de İ.Ö. 2. ve 1. yüzyılda, Tanrı ApollonKültü'nün egemen olduğu yerleşmede ele geçen yazıtlardan anlaşılmaktadır. Tanrı Apollon, Karia’nın baş Tanrısıdır ve Kedreai’de de saygı görmüştür. Tapınak kendisi için özel olarak inşa edilmiş bir teras üzerinde yerleşiktir. Kederai’deApollonPithios ve ApollonKedrieus kültünün varlığını da belgeleyen İ.Ö.2. yüzyıla tarihlenen Komutan Teisias’a adanmış onurlandırma yazıtı ile ApollonPithios ve ApollonKedrieus rahibine adanmış adak heykeline ait yazıt tapınak terasında bulunmuştur.
Kutsal alanın doğu tarafında ayakta duran söve blokları aynı yerden kutsal alana girişleri göstermektedir. Kutsal alanda bulunan girlandlı sunaklar geç Helenistik döneme tarihlendirilmektedir. Bu tarihte kutsal alanın tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır
Kedreai’nin bu en önemli kült yeri Hıristiyanlık Çağı’nda da dinsel işlevini devam ettirmiştir. Bu durum zamanımıza kadar gelen, İsa monogramlı Haç motiflerinden de anlaşılmaktadır.
Büyük Bazilika: Adanın Bizans dönemine ait kalıntılarındandır. Karia’nın en büyük bazilikalarından biri olan yapı, 35.50 x 19 m. boyutlarında, üç nefli tek apsisli, sütunlu bazilikal tasarıdadır. Orta nefi taşıyan sütun elemanları ve stylobatı yer yer korunmuştur. Yoğun taş dolgu altında kalan kalıntıya ilişkin, iyi işçilikli çok sayıda bezemeli mimari parça bulunmaktadır. Kemerleri taşıyan Latin haçı motifi ile bezenmiş sütun başlıkları ile asma ve üzüm yaprakları ile bezenmiş ambon (kürsü) ve sarmaşık yaprakları ile süslenmiş diğer bezemeli mimari parçalar sağlam bir şekilde günümüze ulaşmıştır. Yapıda devşirme malzemeye yoğun bir şekilde yer verilmiştir. Kilisenin kuzeybatı köşesine sonraki bir dönemde bir sarnıç inşa edilmiştir. Yapı, İ.S. 5 -7. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir.
Kıstak Kilisesi: Adanın Bizans Dönemine ait yapılarından olan kalıntı, kıstak üzerinde yer alır. Kilise, tek nefli ve tek apsislidir. İçten ve dıştan yarım daire şeklindeki apsisin ortasında bir pencere açıklığı yer almaktadır. Yapının kuzey doğu köşesine bir sarnıç inşa edilmiştir. Daha sonraki bir dönemde kiliseye eklenmiş olduğu anlaşılan sarnıcın içi kalın bir harç tabakası ile sıvalıdır. Kilise ve sarnıç, İ.S. 11–12. yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir.
Agora: Adayı ikiye ayıran derin koyun hemen arkasında kalan kıyıya yakın düzlük alan Kedreai’deki ticari etkinliklerin merkezi olan agoranın yeri olarak kabul edilmektedir. Burada bulunan ve içeriği daha çok agoralarda görülen yazıtlara benzeyen yazıtlar ve bugün çoğu kaybolmuş mimari parçalar kalıntının agora kimliğine dayanak olarak gösterilmektedir.
35 X 35 m. boyutlarındaki kalıntının batı cephesinde geniş açıklıklı, bugün yıkılmış olan kemerli bir giriş ile uzun ‘L’ şeklinde bir koridora açılan, batıda avlu etrafında sıralanan mekânlardan oluşan kalıntı, depolama ve pazarlama liman ile yakın ilişkili bir kamu yapısı olmalıdır.
Surlar: Adayı neredeyse ortadan ikiye ayıran kıstağın doğu bölümü, yer yer kulelerle güçlendirilmiş surlarla çevrilidir. Tiyatronun doğu yanından kuzey ve güneye yönelen surlar, Adayı kıyı çizgisine yakın yükseltilerden geçerek sivil ve dinsel yapıları çepeçevre kuşatmaktadır. Kedreai surlarının polygonal ve yarı polygonal teknikte yapılan kuzey ve güneydeki surlar hiç şüphesiz kentin en eski sur kalıntılarını oluşturmaktadır. Bu surlar, Klasik çağdanveya Helenistik dönemden olmalıdırlar. İ.Ö. 4 yüzyılda ve Hellenistik Çağ’da kent surlarının izodom duvarlarla tümüyle elden geçirilerek yenilendiği anlaşılmaktadır.